21 Temmuz 2010 Çarşamba

Temiz Hava İyi Gelir!

Ayrılmamıza beş kala biraz yazmalıydım...

Yazlık denildiğinde,doğrudan; lokasyonu deniz, kum, güneş gibi yaz mevsimi üçlüsünün etrafında bir yerlerde yahut kıyısında köşesinde olan, bir ev, bir barınak veya 'ev-barınak-ötesi' yapılar akla gelir.

Fakat bu alışılagelmiş 'sanrı' nın dışında, "orda bir 'yazlık' var uzakta". Evet işte o 'yazlık' bizim 'yazlığımızdır'..." Gitmesek de, görmesek de, senede sayılı defa, sayılı gün orada bulunsak da....

Deniz yerine dereler, ırmaklar... Her bir kum tanesi yerine bir çam ağacı var buralarda... ve tabi ki Güneş!
Bronzluk dediğiniz nedir ki; bir şezlong, bir kitap, biraz müzik yanında bir bardak bira... 
Böylesine bir ambiyansta eksik olan tek şey huriler midir? 
Bu yüzden adı "Cennet Yaylası" !...

Burada saçınızın modeli, üzerinize ne giydiğiniz, ne kadar gezdiğiniz, ne kadar okuduğunuz, yüzünüze ne sürdüğünüz yada kültür düzeyiniz hiç bir şey ifade etmiyor. 
Burada yalnızca saflık - içtenlik, burada 'kıskançsızlık' - çalışkanlık anlam kazanıyor... 
Burada, en yakın köyün tek kahvehanesine gittiğinizde, her kim olursanız olun, ortadaki masa etrafında sohbet eden, çay içen köylünün, tereddütsüz bir sandalye de size çekmesi var... Yazar için birbirinden değişik, ilginç yaşanmışlıklar, ressam için her açıda eşsiz, benzersiz çerçeveler var.

Tek eksik olan; kablosuz teknoloji... 'O da eksik kalsın!' dediğinizi duyar gibiyim...Tahminim bir yana kesin kararı sizler verin. 
Buyurunuz terasımdan birkaç kare:
  

İki kısa gün boyunca, bunlar gibi bir karede, karelerde, oturup, bir kadeh beyaz şarap eşliğinde Amy Winehouse ile rahatladım, stresli halimden arındım, manik depresif bünyemi geride bırakıp, nötrlendim...

Rehab, Back to Black, Love is a loosing game, Tears dry on their own, You know I'm no good... Ardı ardına.... Bir çok defa... Sindire sindire...

Bunun üzerine, rehabilitasyonunun bitip tekrar müzik çalışmalarına başladığını öğrendiğimde, kulağımdaki Cupid'i aniden 'Monkey Man' a çevirip heyecanlandım, keyiflendim...

Büyük tavsiye ve ısrarlar üzerine başlayıp  hızlı kalp ritmiyle, tek solukta son bölümünün kapısını çaldığım ve ikinci kitabını okumayı iple çektiğim, 'Açlık Oyunları' nı dahi bitirmiş bulundum. Her bir etiketin hakkını son satırına kadar verdi... (Aksiyon, Fantastik, Macera) Rica ediyorum kendinizi çok kaptırmadan okuyunuz...

Yakın zamanda, kimine göre yakınlarda, kimine göre uzaklarda, orda-burda tekrar görüşmek dileğiyle... 

Fonda ise şahsen vazgeçmeyi hâlâ ısrarla reddettiğim  bir melodi olsun...




Share/Bookmark